Ezber Bozan Bir Araştırma
Ignac Kunos’u özellikle Türk masalları kitabıyla tanıyoruz. Bunun dışında halk bilimi derleme çalışmalarına öncülük eden bir Türkolog olarak anılmaktadır. Yayınlamış olduğu eserler kendisinden sonraki birçok araştırmaya kaynaklık etmiştir. Eserleri bugün hala örnek gösterilmekte, temel çalışmalar arasında sayılmaktadır.
Melek Çolak’ın kitabında ise Ignac Kunos ile ilgili ezber bozan bilgiler yer almaktadır. Şimdiye kadar araştırmacılar Kunos’un eserlerini değerlendirirken, Çolak bu çalışmada Kunos’un defterlerini, arşivini ve mektuplarını incelemeyi tercih etmiştir. Eserleriyle özel arşivleri karşılaştırdığında çok önemli sonuçlara ulaşmıştır. Birçok bilginin farklı ve yanlış aktarıldığını belgelerle anlatmaktadır. 1885-1890 yılları arasında Adakale üzerinden İstanbul’a gelen Yahudi kökenli Macar Türkolog Kunos, hocası Budenz tarafından Türk halk edebiyatı ürünlerini derlemek ve dilbilimsel bazı veriler elde edebilmek için gönderilmiştir. Kunos’un eserlerine baktığımızda Anadolu’da halk ağzından masal, türkü, ninni gibi halk edebiyatı malzemeleri derleyerek, Köroğlu destanı ve Orta oyununu yazıya geçirmiştir. Bu anlamda folklor araştırmalarında bir ilk olduğu bilinmektedir. Ancak Kunos’un yapmış olduğu araştırma ve derleme çalışmaları hakkında yeterli akademik çalışma olmadığından, kazandırdığı eserlerin ne şekilde derlendiği hakkında kesin bir bilgiye ulaşılamamaktadır. Onun hakkında yapılan çoğu çalışmada onun çeviri eserlerinden faydalanılarak yapılmıştır. Ancak Melek Çolak’a ait olan bu çalışma, bahsi geçen boşluğu doldurarak, özel mektuplardaki izleri sürmüş ve Kunos’un yazdığı eserlerle karşılaştırıldığında bilinen birçok bilginin eksik veya yanlış olduğu ortaya çıkmıştır.
Kunos’un hocası Budenz’e yazdığı mektuplarda verdiği bilgilerle, yayınlanan eserlerindeki bilgiler birbiriyle örtüşmemektedir. Özellikle Anadolu gezilerinde derlemelerle ilgili verdiği bilgiler, birbirlerinden çok farklıdır. Bu bilgiye göre, bire bir halk ağzından derlendiği sanılan derlemelerin, aslında bir kısmı o dönem yazılan halk hikâyelerinin taş baskılarından toplanmıştır. Yani aslında birer kopya metindir. Yazdığı mektuplardan Kunos’un Türkçeye hakimiyetinin de söz konusu olmadığı ortaya çıkmaktadır. Çünkü yazdığına göre, gezilerde halktan duyduklarını anlamakta zorluk çekmektedir. Bu da “lehçelerine varıncaya kadar Türkçeye hakim olan Macar Türkolog” imajının doğru olmadığını ispatlamaktadır. Derlediği metinlerde kaynak kişilerin adlarını vermemesi önemli bir ayrıntıdır. Derlemeleri yanındaki yardımcıları ile Macarcaya çevirmiştir. Yine bilinenin aksine derlemeleri Anadolu’yu köy köy dolaşarak değil, İstanbul’da iken yapmıştır.
Melek Çolak, alanda yeterli akademik çalışma yapılmamış bir açığı bu kitabıyla tamamlamıştır denilebilir. Yeni tartışmalar doğuracak bir kitap olarak değerlendirilse bile, kişinin zihninde önemli bir soru işareti bırakmayı başarmaktadır. Benim fikrime göre, Melek Çolak’ın bu çalışması, doğru soruyu yakalamanın akademik bir çalışmada ne kadar önemli olduğunun bir kanıtıdır.