Yazarın onlarca karakteri ustaca buluşturmasına, fikirleri kelebekler gibi uçurmasına, müziğe, siyasete, akademiye, şiire, savaşlara, seyahatlere, şehirlere, medeniyetlere, aşka, diplomasiye, casuslara, ticarete, paraya, denize ve karaya dair önermeleri, atışmaları bu karakterlerin ağzından tempoyu düşürmeden sunmasına hayran oldum. O bütün insanlığa objektif bir şekilde bakan sihirli göz mest etti. Yakın tarihe, hatta bugünümüze gönderilen işaret, teşhis ve hatta tedavileri fark etmek zevkliydi. Okurların ekserisinin en başta aradığı o sürükleyiciliği istismara kaçmadan, doğallıkla yapması müthişti. Anlatıcı tek olsa da; her paragrafında edebiyat ve her satırında ince ince düşünülmüş bir atmosfer, neredeyse çürük ahşap, cilalı eski parke, arnavut kaldırımı ve deniz tuzu kokusunu aldığımız İstanbul'u onlarca karakterin bakışından izletmesi ne güzeldi. Edebiyatımız gelişecekse Selçuk Orhan gibi üstün yetenekli, sağduyulu, soğukkanlı, saf ve düşünceli yazarlarla gelişecek.