İnsan, doğa ve eşyanın bütünleştiği zengin tasvirlerle başladığı romanında Yekta Kopan, bizle dünya, bizle başkaları, hatta bizle biz arasında bizim tahayyül ettiğimizden çok farklı ilişki ve gerçeklikler bulunduğunu, eşyanın ve dış olayların nesnel gerçeklikleriyle roman kişilerinin bunları algılama biçimleri arasındaki farklılıkları ortaya koymak için değişik bir yapıda kurgulamış romanını; mutlak bir gerçekliği vermek yerine o gerçeğin –ancak okuyucunun katılımıyla tamamlanabilecek- dağınık parçalarını serpiştirmiş hikayeye. “Parça parça yazmak” demişti Barthes da; “o zaman parçalar halkanın çevresine dizilmiş taşlardır: çepeçevre yayılıyorum: bütün küçük evrenim parça parça; merkezde, ne var?.. Parçaları ard arda getirmekle yetindiğimiz zaman, hiç düzenleme olanağı kalmaz mı diyorsunuz? Kalır: parça bir çevrimin müziksel düşüncesi gibidir: her parça kendi kendine yeter, gene de yanındakilerin aralığından başka bir şey değildir”.
Edebi bir metin kelimeler, cümleler, anlam birlikleri, temalar, kişiler, mekanlar, olaylar, olaylara bakış açısı gibi, aslında bir dolu heterojen tabakadan müteşekkildir ve edebi değer, bu tabakaların birbirleriyle ilişkilendirilmesiyle çıkar ortaya. Bir edebi eserdeki her unsurun ve ilişkinin o eserin değeri için gerekli olması, metinde gereksiz hiç bir unsurun ve ilişkinin bulunmaması ve bunlardan her birinin varlığının yalnız kendi hesabına rol oynamakla kalmayıp diğerlerini de etkilemesi sonucu sağlanan düzene “organik bütünlük” diyoruz. Yekta Kopan, “İçimde Kim Var”da böyle bir bütünlüğe ulaşırken hikayede olduğu kadar romanda da iddialı olduğunu kanıtlıyor.