Roman her ne kadar bundan 100 yıl öncesini anlatsa da, değişen çok fazla bir şey olmadığını üzülerek anlıyorsunuz. Güçlünün güçsüzü ezdiği, paranın satın alabileceği şeylerin çokluğunu ve insanın değerleri uğruna yapabileceklerini, iki Anadolu kasabası üzerinden ve bir kaymakam ailesinin yaşantısından kesitlerle aktarıyor. Sebahattin Ali romanında, bir alevi köyünden kesitler verirken de, aslında alevi suni tartışmalarının manasızlığına kendi gözünden küçük bir yorum getirmiş. İnanç ve genel olarak yapılan evlilikler konusunda da tespitler de bulunmuş. Kadının eğitiminin, erkeğin eğitiminden çok daha önemli olduğunu ve toplumun sağlıklı yapısını kurabilmenin yolunun öncelikle kadınlardan geçtiğini görüyoruz. Keyifle okudum.