Alışkın olduğumuz maceracı ruh bu kitapta yok, maalesef... Baş serüvencimiz Arthur'un aklı aşk meşk olaylarıyla karışık biraz. Sona yaklaştıkça Douglas Adams hikayeye dinginlik getirmiş. Kendisi de bunu o kadar bilerek yapıyor ki sadık okuyucusunu da düşünerek, "hey millet, eğer sıkıldıysanız atlayın önümüzdeki 20 30 sayfalık bölümü ve kalan kısmı okuyun. Siz orda daha mutlu olursunuz" gibi bir not düşmüş. Her ne kadar ustaya böyle bir saygısızlık etmediysem de kendimi tamamiyle yabancı hissettim bu bölümde... Okuyanlar ne kastettiğimi anlayacaklardır, en hissetmemem gereken kitapta hem de. Eski dostları daha çok özleyeceğe benziyoruz. Belki usta bize güzel bir veda hazırlamıştır diyerekten okumaya devam ediyoruz...