Bugüne kadar hep annelere yönelik çalışmaların yapılması ve kitapların hazırlanmış olması nedeniyle kitap; babaların duygularına, gerçek yaşantılarına yer verdiğinden ötürü diğerlerine göre farklılık göstermektedir. Her çocuğun annesine ihtiyacı olduğu kadar babasına da ihtiyacı vardır. Babalar da en az anne kadar çocukların eğitiminden, bakımından, ihtiyaçlarından sorumludurlar. Hele ki söz konusu farklı özelliklere sahip bir çocuksa babaların da en az anneler kadar özverili, sabırlı ve ilgili olması gerekmekte diye düşünüyorum.Tabi sadece bununla bitmiyor. Kitapta otistik çocukların toplum içerisinde ne zorluklar yaşadılarına değinilmekte. Hatta toplumun bakış açısının farklı olması, onları dışlaması nedeniyle memleketini değiştiren, kendilerini eve kapayan ve sosyal hayatını sıfırlayan babalar da duygularını ifade etmişler.Kitabı okuduktan sonra "Bu toplumun bir bireyi olarak ne yapabilirim?" sorusuna yanıtlar aradım. Bence kitabı okuyan herkesin bu soruya cevap bulması ve bir şeyler yapması gerekmektedir. Her insanda olduğu gibi onlarda, diğer insanlarla birlikte yaşamak, onlarla birlikte eğitim görmek, çevresi tarafından sevgi ve değer görmek, beğenilmek, takdir edilmek, hiç kimseye ihtiyaç duymadan yaşamak isterler. Bizler ise, ne yazık ki hala hayata at gözlükleriyle bakıyor, bana dokunmayan yılan bin yaşasın düşüncesiyle yaşıyoruz.Artık at gözlüklerini çıkarmanın, bütün bu düzenin değişmesi için harekete geçmenin zamanı geldi de geçiyor bile. Hayat çok değişik sürprizlerle dolu, hepimiz bir gün böyle bir mücadelenin içinde bulabiliriz kendimizi. O gün geldiğinde tek başına kalmamamız için bugün harekete geçmeliyiz.