Romanı bugün bitirdim. Ben romanı bitirdim ama gördüm ki roman daha kendini bitirmemiş, merakla bizim devamını beklememizi istemiş.
Türkiye'de bu türde yazılan kitapların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Ben bu kitabı okamaya başlamadan önce böylesine iyi bir kurgu veya usta bir dil beklemiyordum açıkçası. Ama daha okumaya başladıktan sonra yazarın girişte ilk bölümdeki anlatımı ve dili beni hem çok şaşırttı hem de kitabın farklı bir değeri olduğunu hissettirdi.
Nitekim de ben okuduğum sürece kitap kendi üslubunu bana kabul ettirdi. Kesinlikle yazarın kullandığı üslup daha önce karşıma çıkmayan türdendi. Ve bu benim çok hoşuma gitti.
Bu tarzada yazılan popüler romanlarda işin edebiyat kısmına önem verilmeyip daha çok okuyucuyu etkileyici olaylar ardı sıra kurgulanır. Zülfikar'ın Hükmü'nde ise Saygın Ersin baştan sona devam ettirdiği bir edebiyatı maceranın içine işlemiş. Bu, kitabın diğer fantastik veya genel olarak popüler romanlardan daha farklı bir yere sahip olmasını gerektiren bir faktör bence.
Kitapta işlenen konu tamamen bu topraklara özgü, bu topraklarda doğup gelişmiş ve devam eden bir öyküydü.
Kitapta işlenen bu gizemli konu tabii ki heyecanı daima dorukta tutmayı başarıyor. Bu roman: Türk gizemci kurgusunun doğumunu müjdeleyen çığlık!
Ben çok beğendim. Ve ayrıca devamının çabuk gelmesini diliyorum. İkinci kitaptaki gelişmeler sonunda neler olacak ve öykü nasıl son bulacak? Bunları düşünmek bile heyecanlı...