Piri Reis Haritası’nın Şifresi, bir insanın inançlarına yenik düşüp, bilimsel araştırma mantığından nasıl uzaklaşabileceği gösteren örneklerden biri. Düşünme ve mantık hatalarıyla dolu.
Haritanın dönemin en iyi ve titiz çalışması olduğu doğru. Ancak, haritada resmedilen yerin Antarktika olduğunu söylemek güç.Antarktika’nın buzlarla kaplı olmayan haliyle resmedilmiş olması da o dönem için imkansız, çünkü Antarktika, Piri Reis’in haritayı çizdiği tarihten yaklaşık 300 yıl sonra bulundu ve o sırada en iyi ihtimalle binlerce yıldır buzlarla kaplıydı.
Metin Soylu, kitabın başında, bize Piri Reis’i tanıttıktan sonra ilk önemli argümanını ortaya koyuyor: “Piri Reis’in 1513 tarihinde çizmiş olduğu haritanın, bugün uzaydan çekilen dünya fotoğraflarıyla birebir aynı olduğu tespit edilmiştir” (sf. 32). Ne var ki, bu önerme yanlış: Haritacılıktan zerre kadar anlamayan bir kişi bile haritayı biraz inceleyip, güncel haritalarla karşılaştırdıktan sonra bunu görebilir. Bir çok kaynakta, haritanın o dönemin (özellikle haritacılık tekniği bakımından) en iyi haritası olduğu söylenmektedir, ancak yine aynı kaynaklar, haritanın hatalar içerdiğini de kabul etmektedir.
Kitabın ilerleyen bölümlerinde meşhur Antarktika meselesini gündeme geliyor. Metin Soylu’nun iddiası şu: Piri Reis Haritası’nda Arjantin’in uç noktası ile Antarktika dağlarının birleştiği görülmektedir (sf. 69). Uydudan çekilen dünya fotoğraflarında Arjantin’in uç noktası ile Antarktika dağlarının birleşme hadisesi söz konusu olmamaktadır (sf. 69). Ancak ve ancak suküreyi ortadan kaldırırsak, Arjantin’in uç noktası ile Antarktika dağlarının birleştiğini görebiliriz (sf. 69 - 70). Yazar bu üç önermeden yola çıkarak Piri Reis Haritası’nın nasıl olup da bu bilgileri taşıdığını soruyor: Piri Reis, suküreyi kaldırıp okyanusların altına nasıl bakmıştı? Dikkat edilirse, önerme piri reisin haritasının uydu fotoğraflarıyla bire bir aynı olduğu önermesini ile çelişki içinde olduğu görülecektir. Yazar kitabın başında bize Piri Reis haritasının uydudan çekilen fotoğraflarla bire bir aynı olduğunu söylüyordu, şimdi ise “uydudan bu görünmüyor” diyor. Burada önemli bir bilimsellik ihlali var: Yazarın iddiaları birbiriyle tutarlı değil.
“Dünya Bilim Kuruluşları ilk incelemelerinde Dünya’nın aslında Jeoid olduğunu
tespit etmiştir.
Jeoid = Sonsuzgen
Ancak Jeoid’i ifade
edebilmemiz için “Jeoid tane” (yani sonsuzgen tane) formül yazılması
gerekecekti. Bu da teknolojik açıdan 21. yüzyılda başarılamamış olduğundan
Jeoid’i Geoid’e dönüştürüp ek bir formül ile hesap
etmişlerdir.
İşte Piri Reis’in Haritası’nın tamamlandığında ortaya
çıkan onaltıgenlik yapı aslında Jeoid’in ana parçasıdır. Piri Reis Jeoid’i
onaltıgenlik bir yapıya indirgemeyi başarmıştır. Dünya’da da Jeoid kavramını ilk
ortaya çıkaran Piri Reis’tir. Piri Reis, bugünkü NASA’nın seviyesine henüz 1513
yılında ulaşmıştır.” (sf. 114)
Bu tür bir akıl yürütmeye verilebilecek en iyi isim sanırım şudur: YANLIŞ YÖNDE KUANTUM SIÇRAMA. Birincisi, ‘Jeoid’ kelimesi ‘Geoid’in Türkçe’sidir. Yani, yabancı bilim adamları bir şeyler yapmayı beceremeyip Jeoid’i Geoid’e çevirmemişlerdir. Bu, muhtemelen yazarın okuduğu değişik metinlerde bu terimlerin her ikisinin de kullanılmasından kaynaklanan bir yanılgı. İkincisi, onaltıgen şeklinin Jeoid dediğimiz şeyle yakından uzaktan hiçbir alakası yoktur. Jeoid (merkez kaç kuvveti sebebiyle) tepeden basılmış yanlardan şişmiş bir dünya şeklini ifade ediyor ve fizik kanunlarına dayanan bir kavram. Yazar, en iyi ihtimalle onaltıgen şeklinin Jeoid’i en iyi şekilde temsil ettiğini söyleyebilir. Bundan daha fazlasını iddia edebilecek bir zemini yok.
Özetlemek gerekirse, bu kitap istemeden de olsa, Piri Reis’e, bilime ve tarihe hakaret etmektedir. Piri Reis haritasının önemi dünyaca kabul görmüştür. Çünkü, Piri Reis üstün denizcilik bilgisi ve haritacılık tekniğiyle kendisinden önce yapılmış önemli haritalardaki bilgileri birleştirmiş ve onlardaki çelişkileri ayıklayarak dönemin en kapsamlı ve düzgün haritasını yapmıştır. Ama eğer biz, Metin Soylu’nun yaptığı gibi, NASA’ya mektup göndererek “Dünya onaltıgendir” dersek ya da NASA’nın Dünya’nın şekliyle ilgili açıklamalarının Metin Soylu’nun araştırmalarına dayandığını iddia edersek (bkz. Anadolu Gençlik Dergisi, Nisan 2003) Piri Reis’in bize kazandırdığı tüm itibarı kaybederiz.