Tebriz'in Kış Güneşi Hakkındaki Yorumlar

KY-937949
22.10.2015
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Mevlana'nın irşad kaynağı Şems-i Tebrizinin öldürülmesine dair gizemli bir kitap. Okunması şart.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
gules15 16.05.2014
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
duygusal betimlemelere önem verenler için özellikle bayanlara tavsiye ederim
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
nidyamece 08.09.2011
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
ŞEMS konulu olması nedeniyle almıştım fakat tarihi roman kategorisine daha yakın diyebilirm ..tarihi bilgiler arasında konu sıkıcı bir hal alıyor..
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
KY-468225 10.09.2007
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Benim tarihi romanlardan beklentim döneminin bir fotoğrafının çekilmesi ve kurgunun onun üzerine inşaası. Ama bu romanda öyle bir fotoğraf bulamadım. Kurgusu ise "bunu ben bile yaparım" diyebileceğim kadar vasat. Yazarın anlatım konusunda yetenekli olduğu anlaşılıyor ama benzetmelerde dozajı kaçırmış, okurken motivasyonumu korumakta oldukça zorlandım. Kısacası kitap benim için hayal kırıklığı oldu.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (22)
Hayır (2)
Bu Yorumu Yanıtla
Melek Misal 14.04.2011
Kitabı uzun zaman önce almıştım yeni okuma fırsatı buldum.Kitapta kurulan cümleler,yapılan benzetmeler çok güzel ve akıcı çok keyif alarak kısa zamanda bitirdim.Tavsiye ediyorum kitaplığınızda bulunması ve mutlaka okunması gereken bir kitap
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
ahmetasker78 11.12.2008
Rüzgar gibi esip geçen, alıp götüren bir anlatım. Çok farklı ve bence çok güzel bir tarz... İkinci defa okunduğunda daha da çok zevk alınabileceğini düşünüyorm...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
kamagan 09.10.2008
Dönemin şartlarına, diline ve olaylara vakıf bir kalem tarafından özenle yazıldığı romanın her satırından belli. Ancak kurgusu ve hikâyenin gelişimini takip etmekte zaman zaman zorlanabiliyorsunuz.

Bu güçlükleri aşmak için yapılması gereken şey, 13. yüzyılda Anadolu’nun ve Anadolu Selçuklularının durumuyla ilgili bir ön-okuma yapmak. Çünkü roman, okuyucunun bu konuda yeterli bilgiye sahip olduğu (yada olması gerektiği) varsayımıyla yazılmış. Halbuki hiç de öyle değil.

Sözü edilen dönemde Anadolu Moğol vesayeti altında. Sultan 2. Gıyaseddin Keyhüsrev öldükten sonra, oğulları arasında taht mücadelesi başlamış.

Tahtın resmî sahibi 2. İzzeddin Keykavus, Moğolların yeni hânını kutlamak üzere bizzat kendisi gitmek yerine, kardeşi Rükneddin’i gönderince Moğol Hanı’nın gazabına uğrar.

Atabeği/hocası olarak Rükneddin ile birlikte yola çıkan, aynı zamanda ona tercümanlık da yapan Bahaeddin Yusuf, hânın bu öfkesinden istifade ederek Rükneddin’i yeni Selçuklu Sultanı (4. Kılıçarslan) olarak tayin eden bir yarlığ/ferman almayı başarır. Bütün bu gelişmeler, casuslar tarafından an-be-an Anadolu’ya yetiştirilmektedir.

Bu minval üzere başlayan romanda, çaşıtlardan/casuslardan birinin de Şems olduğu ifade ediliyor. Gerçekten casus olup olmadığı, casussa kimin adına çalıştığı gibi konular vuzuha kavuşmuyor yada kavuşturulmuyor.

Kitabın başında bahsedilen, ancak bir daha sözü edilmeyen genç nakkaşın romandaki yeri de muallakta kalmış bir başka konu. Şahsî kanaatim, romanda anlatılan herşeyin aslında nakkaşın önündeki kâğıda resmettiklerinden, hatta belki de hayalden ibaret olabileceği yönünde…

Bu örneklerde olduğu gibi romanın içinde temas edilen kimi unsurlar, okuyucunun kendi yorumunu katması yada hayal gücünü çalıştırması için sanki bilhassa açıkta bırakılmış.

Yazarın Türkçe’yi iyi kullandığını başta da söylemiştim. Beki de oyun yazarlığından gelme bir alışkanlıktır bilemiyorum, ama süslü cümleler kurmakta bu kadar ısrarcı olmasa okunması daha zevkli ve kolay bir roman ortaya çıkarmış bence
Ne demek istediğimi anlamak için, kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısını okuyabilirsiniz (Yedi kişi karanlık kanatlı kargalar gibi… diye başlıyor)

Bir başka örnek de ben vereceğim: “herkesi elinde maskara edip de kimselere yar olmayan kahpe zaman, nice unutuşun ıslak barınağı oynak kalçalarını arsızca sallayarak işte geçip gidiyordu”
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
asmezr03 03.03.2007
bu kitabı geçen sene yazarı Nefrin Hanım tv makinası programına katıldığında tanımıştım ve hemen almıştım.
çok güzel bir anlatım ve kurguyla Mevlana ve Şems-i Perende aşkından, hayatından bir kesit.
herkes okusun harika bir kitap...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
gulinnozz 11.01.2007
bu kitaba ilk yorumu yazdıgımı sanıyordum onaylanmamıs sanırım :)
herneyse ilk yorumu yazan arkadasımızında belirttiği gibi mutlaka okunası kitaplardan biri..gerek hikayesinin farklılıgı gerekse anlatımı sizleri okurken o tarihlere sürükleyecek..
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
Yazarımız Nefrin Tokyay, bu eserinde Mevlânâ ile Şems'in aşkına ve Şems'in katline dönemin siyasi entrikaları çerçevesinden bakıyor. Aynı zamanda romanda iktidar oyunları sürmektedir. Moğolların, Tatarların, Selçukluların... Diğer yanda ise hâlâ Selçukluları dize getiren, bir gece yarısı sultanın başucuna kadar gidip bir hançeri yastığının altına sokabilecek, güçte, zekâda ve cesarette olan Alamut fedailerinin son dönemleri de yer alıyor. Alamut fedaileri bütün zayıflıklarına, teslimiyetlerine rağmen, saltanatın oynak ibresi sayesinde iktidara, yok olma ve her an bir cinayetin kör hançerine kurban gidebilecekleri korkusunu yaşatmaktadırlar. Alamut''un çöküş zamanlarıyla birlikte Tapınak ve Rodos Şövalyeleri, Karanlık İsmaili kaleleri ve esrarlı cennet bahçeleri de romanda sözü edilen ve hâlâ gizemini koruyan tarikatlardır... daha fazla ayrıntıya girmeden gerisini size bırakayım. Mutlaka okuyun. İyi okumalar.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla