En çok ilgimi çeken iki şeyden birincisi jung ve Freud kıyasıydı. Ancak alışagelmiş, 'Freud din karşıtı, Jung din yanlısı' şeklindeki sığ kanıdan oldukça uzak, deriniği olan bir kıyas sözkonusu. İkincisi: Jean Paul Sartre'ın Varoluşçuluk olgusu ile paralellikler taşıyor. Mesela "Dinler, dinsel bir bürokrasiyle yönetilen kitlesel örgütlenmeler haline gelir gelmez özgürlüğün mutlak ilkelerini çiğner ve bu ilişkilerden saptırır; tüm büyük dinlerin trajedisi budur. Dinsel bir örgütlenme ve onun temsilcileri bir dereceye kadar ailenin, kabilenin ve devletin yerini alır. Bu tür bir örgütlenme insanı özgürleştirmek yerine köleleştirir."...