Aslında "Güçlü Devlet" terimini kullanan yazar, buna daha farklı anlam yüklüyor. Ancak; ilk anlamıyla anlaşıldığından yoğun eleştiri alıyor. Bunların haksızlığını belirtmekle birlikte, "Aşkın Devlet" diye bir kavram kullanmaya başlıyor. Aşkın ve araçsal olarak iki türe ayırdığı devleti -ki bunların ılımlı ve aşırı türlerine de değiniyor- Türkiye geleneğine indirgiyor. Farklı bir yol arasa da Batı tipi bilimden, en nihayetinde kimi durumlarda içerisinde kalındığı söylenebilir. Ayrıca; aşkın ya da araçsal kavramında kimi durumlarda karmaşa ya da çelişki kendini gösterebiliyor. Örneğin; Atatürk'ün nasıl bir devlet kurduğundan daha çok nasıl kurmak istediğinden hareket ettiğini belirtiyor. Bunu da çok yerde vurguluyor; yalnız, uygulama üzerinden yargılara varıyor ve değişmez bir çizgi gibi Atatürkçü bürokrasi mantığını işliyor. Bunun yolla ilginç sonuçlar çıktığını belirtmek gerekebilir. Kitabın bir güzel yanı, araçsallık ve aşkınlık Cumhuriyet öncesi ile Cumhuriyet döneminden örneklerle desteklenmeye çalışılırken, hem Osmanlı hem de Cumhuriyet döneminden çok önemli bilgileri, oldukça da tarafsız bir şekilde anlatıyor. Düşüncesi içerisinde çoğunlukla tutarlı bir yanla dönemin güncel olaylarını değerlendirmeye çalışıyor. Cumhuriyete kalan miras, Cumhuriyet, 1960-1980 ve son olarak 1980 sonrası bölümlemeleri incelemeyi daha kolay anlaşılır ve sindirilir kılıyor. Önemli bir kitap ve onlarca farklı açıdan değerlendirilebilir. Kitap bir çeviri ve kimi zaman -sözcüklerin muhtemelen tam karşılığı olmadığından olabilir bilemiyorum- bazı sözcükler yabancı şeklini koruyor. Onlar da kitabın başında metin içerisinde açıklamaları verildiğinden çok zorlamıyor. Kitabın kimi sayfalarındaki dağılım sorunlu gibi görünse de görsellik açısından farklı bir kitap. Yazı karakteri biraz daha büyük, kitabın boyutları da farklı ve bana çok iyi bir okuma sağlayacak şekildeydi. Kitabı eline aldığında bu fark ediliyor. Bu anlamda okumamı kolaylaştırdığını söyleyebilirim.