Okurken sıkılıp, iki defa bırakmayı düşündüğüm ilk Hakan Günday kitabıydı. 50. Sayfalarda aşırı sıkıldım. Tam bırakayım derken bir anda kendimi olaylar içinde buldum. Aynı şeyi 150. Sayfada da yaşamama rağmen ha gayret dedim ve sonuna kadar geldim. Muhtemelen yazar da sıkılmış olacak ki bir anda kendini olayın içine attı.
Delilik ile Dâhilik arası bir uçurum. Hiçkimsenin düşünmediği şeyler üzerine kafa yorup, herkesin rahatlıkla yapabildiği şeyleri rahatsızlık verecek biçimde yapamamak...
Iyi ile kötünün arasında kalan, iyiliği kötülükten kaçma olarak gören bir adam.
Gerçekle hayal birbirine karışıyor.
Uykusuz gecelere davetiye çıkaracak cinsten.