ignatius j. reilly adlı kanaatimce en ilginç ve harika anti-kahramanlardan birini barındıran, john kennedy toole romanı. ignatius çok çirkindir, şişmandır, gözleri farklı renktedir, sevimsiz bir avcı şapkası takar; her şeye karşıdır, insanlardan, çalışmaktan, annesinden nefret eder ve küçük işlerle uğraşmaya tenezzül etmez, aklı başka yerlerdedir ve etrafındakilerden çok başka çalışır. püren özgören'in özenli çevirisi, gerektiğinde new orleans sokak ağzını türkçe'ye yansıtması, kitabın türkçesini okumayı kolaylaştırıyor. çalışan ve aklında her an istifa etmeyi bulunduran, aslında istifa etme anının heyecanlıyla çalışan kişi (ben) kitabın beşinci bölümündeki ignatius'ın iş anıları kısmını her daim çekmecede bulundurur, bundan da gizliden gizliye büyük keyif alır. sözkonusu mektup şöyle bir alıntıyla başlar:
"sevgili okur,
büyük bir yazar okurun dostu ve velinimetidir."
açıklamaya gerek yok, ignatius elbette tuhaf gözlemleri, kıvrak dili ve aykırı zekasıyla olduğu yere fazla gelen bir karakter. o da hıncını her şeyden ve herkesten çıkarıyor. akılımızın hep bir yanında canlandırdığımız korkunç olay yaratma ve kendini rezil etme sahnelerini başarıyla ve çekinmeden yaratıyor. anti kahraman değil, kimseye açıklayamayacağımız kurgu kahramanımız oluyor. iri ve çirkin biriyseniz olay çıkartmanız normal karşılanr. ama mesela jane fonda iseniz çıkarttığınız bütün olaylar sonunda ted turner ile evlenirsiniz. ilginç.:)
hayatına son verebilecek kadar depresif ve mutsuz bir insan nasıl bu denli eğlenceli bir kitap yazabilir, aklım almıyor. kurgusuyla, akıcılığıyla, çizdiği atmosferle, felsefesiyle ve diliyle kesinlikle bir başyapıt.
yazarın ölümünden çok sonra basılması ve hatta 1981'de pulitzer ödülü almış olması (ki bu ödül tarihte ilk defa yazarı hayatta olmayan bir kitaba verilmiş), kitaptan alıntılayacağım platon sözünü doğruluyor:
"kitaplar, babalarına karşı gelen ölümsüz oğullardır"
edininiz alınız okuyunuz efendim...