Jüliet’in Şalı; üniversitede öğrenci olan üç arkadaşın düşle gerçek arasında yaşadığı olayları anlatır. Hakan, Ahmet ve Özgen ertesi gün girecekleri Shakespeare sınavına çalışmak için bir araya gelmişlerdir. Çalışmaları sırasında Shakespeare oyunlarının karamsar bittiğine kanaat getirirler ve oyun karakterlerini sahnede toplayarak yeni bir oyun yazmaya karar verirler. Sahneye; Hamlet, Horatio, Richard, Helena, Romeo, Jüliet ve Shylock karakterleri gelirler. Fakat onların gelişleri, içinden çıkılmaz bir karmaşayı da beraber getirir. Hamlet felsefe yaparak ortalıkta dolanır ve Horatio’ya sürekli not aldırır, Romeo, Güzel Helena’ya tutulur ama sonunda gerçek aşkının Jüliet olduğunu anlar, Richard bir türlü kötü olduğunu kabul etmez, Shylock oyunda rol almak isteyerek varolduğunu göstermeye çalışır. Yazar Shakespeare metinlerindeki karakterleri bir araya getirerek onların durumlarından kaynaklanan bir komedi yaratıyor. Sonuçta yeni bir metni oynamak için sahneye gelen karakterler, yine Shakespeare’in yazdığı gibi bir sonla noktalıyorlar oyunu. Zaman ve mekân değişse de, aslında değişen sadece dekor ve kostümler. Karakterler ne yaparlarsa yapsınlar "kendileri gibi olmanın" dışına çıkamazlar. Yazar bir anlamda Shakespeare’in oyunlarındaki uyum, ahenk ve dengenin de yerli yerinde kullanıldığını ispatlamış oluyor. Oyunun sonunda; yaşadıklarının bir rüya olduğunu düşünen gençler, Jüliet’in şalını almak üzere sahneye geri dönmesiyle, düşle gerçek arası bir düzleme sıçrarlar. Hamartia’nın Yolculuğu; Antik Yunan mitolojisinden yola çıkılarak kaleme alınmış ve Tanrı Zeus ile insanoğlunun (Hamartia) ezeli mücadelesini anlatır. Halk açlık ve yoksulluk çekmekte, yiyecek bir lokma ekmek bile bulamamaktadır Bunun sebebini tanrılar arasındaki uyuşmazlığa başlayan Hamartia, Tanrı Zeus’tan hesap sormak için bir yolculuğa çıkar. Hamartia’nın yolculuğu sırasında Zeus onu engellemek için elinden gelen her şeyi yapar. Hamartia, Tanrı Zeus’a ulaşmaya çabalarken, diğer bir düzlemde tanrılar katındaki karmaşa da gösterilir. Bu karmaşa, bir tarafıyla bugünün politik durumunu anlatırken, diğer tarafıyla da alay konusu edilir. Tanrıların problemleri, insanoğlundan daha karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hal içerisindedir. Onların arasında yaşanan olayların cezasını da hiçbir günahı olmayan halk çeker. Yani yukarda filler tepişirken, aşağıda çimenler ezilir. Hamartia’nın mücadelesi ve önüne çıkan engelleri bir bir aşarak Tanrı Zeus’a ulaşması onun azminin bir zaferi olarak gösterilir oyunda. Hamartia çıktığı yolculuğun sonuna kadar gider ve zafer kazanır. Bu aynı zamanda insanoğlunun tanrılara karşı kazandığı ilk zaferdir. Arka Bahçede; on altı yaşında genç bir kızın kendini ifade edebilmek için giriştiği çabaların olumsuz sonuçlarını anlatır. Merve, annesinin işi dolayısıyla yeni taşındıkları ortamda punk arkadaşlar edinir. Punklar onu kendilerinden biri görmeyip alay ederler. Selen (anne) kızı Merve’yi ne kadar sevse de işleri dolayısıyla onu ihmal eder. Bu durum Merve’yi annesinden uzaklaştırır. Bunun üzerine Merve internette edindiği Elanur isimli arkadaşı aracılığı ile RayS’in lideri olduğu bir gruba dâhil olmak ister. Bunun için onların bazı şartlarını yerine getirmek zorundadır. Merve grubun saçma sapan isteklerini yerine getirmeye çalışırken aldığı ilaçların da etkisiyle toplumsal suç işler ve annesinden de giderek uzaklaşır. Zamanla kötüye doğru değişen ve farklı bir insan olan Merve’yi annesinin çabaları da kurtaramaz. Merve bambaşka bir insan olarak, grubun düzenlediği bir partide onlara dâhil olmanın mutluluğunu yaşarken, oradaki insanların kendisiyle alay ettiğini anlayacak ve kurtuluşu yine annesinin kollarında bulacaktır. Merve partide kendi gerçeğini görmüş ve yaptığı her şeyin yanlış olduğuna inanmıştır.
