Varoluşta Allah’ın, adını “Sünnetullah” olarak koyduğu egemen sosyal ilkeler vardır. Bunları araştırmak ve bunlardan ibretler/deliller çıkarmak insanın kaçınılmaz sorumluluğudur. Bütün bu açık ve kesin bilgilere rağmen yeryüzünün küresel güçleri/kötülük odakları, kendi amaçları doğrultusunda sürekli ürettikleri sanal kehânetlerle/tekniklerle birey ve kitlelerin akıl ve duygularını manipüle etmekte ve her coğrafyada, yeni dünya düzeni adına, illüzyonist oyunlar sahneye koymaktadırlar. Ne var ki geniş halk kitleleri bu oyunların çoğunun farkında olmadıkları gibi bazen de bu oyunların gönüllü oyuncuları olmayı, ilerlemenin/medenileşmenin doğal bir gereği olarak kabullenmekte, böylece “din/para/siyâset” üçgeninde yapılan bu algı operasyonları ile insanlık değiştirilmekte, köleleştirilmekte ve maddî/mânevî sömürülmektedir.
Yeryüzünde Allah’ın “Rablık, Meliklik ve İlâhlık” sıfatlarını sahiplenerek küresel algı operasyonlarına girişen çağdaş Firavunları ve onların oyunlarını boşa çıkaracak tek güç, inananların kararlı/onurlu karşı duruşları ve isyânlarıdır. Asâ/isyân, alışkanlığa ve geleneğe yenik düşen benlikleri ayağa kaldıran ve onlara “tez olma” fırsatı veren en anlamlı çıkıştır. Öyleyse yeryüzünü önce “resetleyip”, sonra kendi çıkarları/idealleri doğrultusunda yeniden şekillendirmeye çalışan küresel güçlere/şer odaklarına/şeytan dostlarına bizim de bir mesajımız olmalıdır ve bu mesaj bir tehdit değil teklif çağrısıdır. Biz bu mesajı 21. yüzyıla uygun olsun diye Kur’ân’ın 21. sûresi üzerinden vereceğiz. Kur’ân’ın elimizdeki dizilişine göre bu sûre Enbiyâ (peygamberler) Sûresi, iniş sırasına göre ise Nâs (insanlar) Sûresi’dir. Söz konusu sûrelerin sadece isimleri bile 21. yüzyılın insanlarına umut olacak/yol gösterecek işâretleri taşımaktadır. Buna göre eğer nâs/insanlık ebedî bir kurtuluş arıyorsa, bu kurtuluşun tek yolu/yöntemi, insanlığa gönderilmiş enbiyânın/peygamberlerin değişmez tek çağrısı olan “Tevhit”tir.