Üniversite futbol takımındaki tek kız olmak yeterince
zordu. Bir de bunun üzerine, koç Zeke Collins’i oda
arkadaşım olması için seçmişti.
Kendini beğenmiş bir karşılayıcı ve kardeşimin -yıllar
önce bu unvanın elinden alınması gerekiyordu- en
yakın arkadaşı olan Zeke, inkâr edilemeyecek derecede
seksi olduğu kadar sinir bozucuydu da. Ondan
nefret ediyordum ve bunun için çok iyi bir nedenim
vardı. Unutmasına asla izin vermeyeceğim bir neden.
Birlikte büyüdüğümüz için beni korumanın onun görevi
olduğunu düşünüyordu ama tek yaptığı yoluma
çıkmak, beni zayıf göstermek ve daha çok öfkelenmeme
sebep olmaktı. Zeke’e kendi başımın çaresine bakabileceğimi
söylüyordum. Bunu ona ve üniversite futbol
ligindeki tek kızı izleyen tüm ülkeye göstermek konusunda
oldukça kararlıydım. Baskı beni etkilemiyordu.
Baştan aşağıya incelenecek miydim? Buna hazırdım.
Ama Zeke Collins’le oldukça ince duvarları olan bir
odayı paylaşmak… İşte buna hiç hazır değildim.
Çünkü birlikte vakit geçirmek zorunda kaldıkça, ondan
nefret etmek ve onu istemek arasındaki ince çizgiyi
ayırt etmek daha da zorlaşmaya başlamıştı.