"Yalnızca bir türlü aşk vardır; ama görüntüleri binlerce türlüdür." diyen bilge, Osmanlı şiirini tanısaydı, cümlesini"... Ve onu anlatan en müstesna sözler divan şairlerinin dillerinden dökülmüştür." diye devam ettirirdi sanırız. Çünki Türk klasik şiiri, aşkın belağat tazeliğinde güller açan has bahçesidir.
Bir seher vaktiydi, eski şairlerimiz bu bahçeye girdiler ve en müstesna neşideleri en büyüleyici ezgilerle birleştirerek dillendirirler. O bahçede yankılanan her şakıyış, baştan sona aşkın beyanıyla doldu ve biz bu konuda artık ne söylesek, asla sözün ardını getiremeyiz. Vaktiyle oradan bir ıtır çalınmıştı da dimağımıza, önce alev kesilip gönlümüzü yakmıştı, şimdi bir mücelled kitaba durup bu kapağın içine girdi. Âh mine'l-aşk!.. Aşkın binbir çeşidi ve sözün binbir rengi!..