“Anlatılıncaya kadar aslında hiçbir şey olmamıştır.” der yazar. Bu söz kelimelerin her şeye hayat veren gücüne bir vurgudur. Kelimelerin; hayatın ve belleğin derinliklerinden bulup çıkardıklarını tekrar önümüzde nasıl bir bütün haline getirdiğini anlatan bir saptamadır.
Bu yönüyle “sözcükler” ve sözcüklerin bir bütün olarak ortaya çıkardığı “anlam”, yokluğun karşısında varlığı diri tutabilme çabasıdır. Diyebiliriz ki içinde hiçbir potansiyel taşımayan şey olarak tanımladığımız “hiçliğin” karşısında “sözcükler”, var ettikleri ve edebilecekleri ile sonsuz bir potansiyel taşır.