Bazen düşünüyorum da bundan sonra olanları İkinci Dünya Savaşı’nda Almanların Blietzkrieg denilen yıldırım harekâtına benzetiyorum. Bu sevimli delikanlının huzurlu, sakin yaşamımı altüst edebilecek bir tehdit olduğunu daha ilk anda sezmeme karşın nasıl olup da sanki gizli bir güç tarafından tutsak edilmiş gibi olan bitenlere kayıtsız şartsız boyun eğebildiğimi hala anlamış değilim. Yaşlarımız ve sosyal statülerimiz arasındaki korkunç orantısızlık umurumda bile değildi. Frenleri patlamış bir otomobil gibi giderek daha korkunç bir ivme kazanarak zevkin baş döndürücü derinliklerine doğru sürüklenip gidiyordum.