“Birisi neşterle gökyüzünü yırtıyor gibiydi. O yırtığın arasından maviye çalan ışık hüzmeleri süzülüyor, gökyüzü daha da yırtılıyor, yırtık da genişliyordu. Bir an için Christine’in ve Christine ile birlikte yoldaki kayaçların hareket etmeye başladığını fark ettim; deprem oluyordu fakat bunun sebebi yerin altı değil üstüydü. Gökyüzünde acayip bir olay oluyordu. İkizler, bir an için kıyamet kopuyor sandım. İki devasa el, daha doğrusu sekiz tane devasa parmak gökyüzündeki yırtığın arasından çıkmıştı ve gökyüzünü yarmak istermiş gibi yırtığı genişletmeye başlamıştı. Sonra, sizin de dinlediğiniz o çığlık sesi duyuldu. Akabinde hava mavimsileşti ve ‘o’ görüldü.”
Samet Taşdan, iki yıl aradan sonra yeniden okurların karşısına çıkıyor. Aynı olayların etrafında dönen ve yedi öyküden oluşan Baştan Kaybedenler’de, yine sözüm ona sıradan insanların dünyalarına ışık tutuyor. Aşkı, aldatılmışlığı, isyanı, kalp yarasını ve sessiz çığlığı her zamanki sakınmasız, dürüst ama merhamet dolu üslubuyla anlatıyor.