Kafkas kartalı Şeyh Şâmil gibi, O da Şark’ın yalçın kayaları arasında Moskof’la amansız bir mücadele vermişti. Cihan Harbi’nde Rus Kazaklarına kan kusturmuştu. Bazılarının gözünde Bediüzzaman, bir mürşid-i kâmildi. Gittiği her yerde etrafa nurlar saçıyor, muhataplarını cezbediyordu. Bazılarına göre Said Nursî, başkaldıran aşiretleri yahut ayaklanan taburları bir tek nutkuyla taate getiren ateşli ve kudretli bir hatipti. Sözleri kılıçtan keskin, toptan tüfekten daha kuvvetliydi. Bir kısım seçkin zâtlara göre ise O, zamanın ulemâsını ikna ve ilzam eden derya-misâl bir âlimdi. İmam-ı Gazâlî ve İmam-ı Rabbanî gibi, O’nun da ilmi vehbî idi. Yani Cenâb-ı Hakk’ın bir ihsanı, bir hediyesiydi.