Paramparça olmuş ve kamuoyunda düşebileceğim
en alt noktaya inmiştim.
Kâğıt üzerinde mürekkeple değil,
derime kazıyarak yazıyorlardı sanki.
“Halil Bezmen”
Son 30 yıldır, neredeyse tekstil sanayimizin sesi hiç çıkmıyor. Türk tekstilcileri piyasaların artık tek hâkimi değil. Sektör adeta derin bir uykuda. Her yeri Çin, Tayvan ve Hindistan’ın kalitesiz ve ucuz tekstil ürünleri sarmış durumda. Tıpkı Marmara Denizi’nin her yerine yayılarak denizi öldürmeye başlayan müsilaj gibi… Bu kaçınılmaz bir durumdu. Çünkü gerek hükümetlerin yanlış ekonomi politikaları, gerek ferasetsiz bankaların aç gözlü ve bencil saldırıları, gerekse vergi ayarının topuzunu kaçıran devletin koruma ve yaşatma felsefesinden uzak durması ve medyanın tetikçi yaklaşımı; başta sektörün lokomotifleri arasında olan Mensucat Santral olmak üzere, pek çok tekstil sanayicisinin canına okudu. Ama bunların en büyüğü, sektörün lokomotifi olan Mensucat Santral idi. Bu etkenler, Halil Bezmen gibi, kendi başına, hiçbir muktedire yaltaklanmadan ve bağlanmadan ayakta durmaya çalışan, idealist ve devrimci sanayicileri imha etti.
Türk Tekstil Sanayii’nin Dünya’ya nam olan gücü, kudreti, şöhreti geri plana düştü. Sektördeki en büyük duâyen sanayici ailelerden Bezmenler artık sahnede yok. Halil Bezmen oyun dışına itilerek, güvenlikçilerin tabiriyle; etkisizleştirildi. Mensucat Santral’a çökmenin ve Halil Bezmen’i imha etme sürecinin tamamlanmasının üzerinden yaklaşık 20 yıl geçti. Sektörün, şimdi üzerine adeta ölü toprağı serpilmiş olmasının birçok etkeni, sebebi var ama abartmadan söylüyorum ki, asıl sebebi budur. Yıllardır sektörde yenilik yok, atılım yok, devrim yok, vizyon yok, rekâbet yok, risk alarak ileriye atılmaya heves yok. Çünkü sahada artık Halil Bezmen adlı devrimci ve yenilikçi sanayici yok.
Halil Bezmen’i hep birlikte öldürdük.
Mensucat Santral’ın bankalar, alacaklılar, rakipler ve tetikçi medya tarafından param parça edilerek elinden alınmasını ve gaddarca, insafsızca tarumar edilmesini hep birlikte seyrettik. Uzun yıllara yayılarak Halil Bezmen’e yapılanlar aslında, Cumhuriyet Tarihi’mizin en büyük, en planlı, en sinsi ve en kapsamlı çökme operasyonuydu.