‘’Zerdüşt’’, kardeşimin en kişisel çalışmasıdır; bu eser, onun en bireysel yaşantılarının, arkadaşlarının,ideallerinin, coşkularının, en büyük hayal kırıklıklarının acılarının tarihidir. Fakat her şeyden önce bu eserde onun en büyük umutları ve en uzak hedeflerinin bir imgesi yüceltiliyor. Kardeşimin zihninde, gençliğinin ilk yıllarından bu yana bir Zerdüşt imgesi vardır: Bir zamanlar bana, çocukken bile Zerdüşt’ü düşlediğini söylemişti. Hayatının farklı dönemlerinde, düşlerinin bu hayaletine farklı isimler verdi: Bu konuda yazdığı bir notta, ‘’ Fakat en sonunda’’, diyordu, ‘’ hayal gücümün ürünü olan bu karakterle özdeşleşen bir onura sahip bir İranlı yaratmalıydım.İranlılar, geniş açılı ve kapsamlı bir tarih görüşü geliştiren ilk ulus olmuştur. Onlara göre evrimin her aşamasına bir peygamber önderlik etmiş ve her peygamber kendi ‘’Hazar’’ına, yani bin yıldır devam eden hanedanlıklarına sahip olmuştur.’’