Duygularımı en saf hâli ile ruhuna adadım. Şehir, seni beklerken sıla oldu. Tümünden öte tanımsız bir duygu; seni bilmek, seni düşünmek. İstanbul’un tüm sokaklarını bilmek, Enigma’yı tek başına çözmek gibi somut bir hedef değil ki seni anlayabilmek. Boyutları, izafiyeti ve maddenin ötesinde bir yaşamın varlığı kadar ütopik, ancak reddedilemeyecek kadar büyük bir soyutluğun arasındasın Başak.
Keşke biraz daha yakın olsam sana, keşke daha fazla tanık olsam gerçekliğine, gözlerine değil bakışlarına hasretim. Teninin değil, yaklaşınca huzur dolan yüreğimin boşluğunu hissediyorum. Keşke tanrısallığını anlamaya çalışırken delirip, ömrümün kalan yıllarında aklımı sende bırakabilseydim. İlhamım bendeki fotoğrafların, o yıllar önceki görüşmemizdeki sesinin tınısı, merhametin, şefkatindir. Bana aşkı öğrettiğin için teşekkür ederim Başak.
Eserin, sevenlere ve sevmenin ne olduğunu bilmek isteyenler için bir ilham, bir ipucu. Eserin, duygularını hissedebilen, senin tüm soyut yüceliğinin farkında olabilen ben. Her satırında, her noktasında, okuduğun her an da beni sana hatırlatmasını, sana verdiğim değeri anlaşılır kılmasını dilerim. Sana her şeyden ve herkesten daha çok değer verecek olan “arkadaşın” Cihat.