19.03, aşkın saati...
Akrep ve yelkovan siyah beyaz bir kadranın ortasında “başkaldırı” sertliğinde dönüyor.
Ihlamurdere Caddesi hıncahınç insan dolu. Kadınlar, adamlar, gençler, yaşlılar kol kola. Omuzlarda çocuklar var. Siyah beyaz bayraklar sallanıyor. Sloganlar korna seslerine karışıyor. Meşaleler yakıldığı vakit Taksim’e doğru yürüyüş başlıyor. Her adımda kalabalık daha da artıyor. En öndeki kırmızı pankartın üzerinde siyah, kalın harflerle “çArşı” yazıyor. Valideçeşme’den Nişantaşı’na uzanan yolda insan sayısı on binlerle ifade ediliyor. Yol üzerindeki evlerin camlarından, balkonlarından bakanlar yürüyüş koluna çiçekler yağdırıyor. Orada olanların hiçbiri, hiçbirimiz o akşamüzeri güneşini de, omuzlarımıza düşen karanfilleri de asla unutmayacak, unutmayacağız.
Nişantaşı’ndan Harbiye’ye ulaşan istikamette hep bir ağızdan bağırılıyor: “Sosyete uyuma, direnişe sahip çık!”
çArşı bir derbi maçına değil, adeta güneşe doğru yürüyor. Tarihte eşi benzeri olmayan, tüm dünyanın huşu içerisinde seyrettiği bir fenomenin, bilinen ezberleri tuz buz etme öyküsü bu! Bir futbol takımının taraftar grubu alışılmamış biçimde hatırı sayılır toplumsal mücadelenin ana dişlisi oluveriyor. Haziran Direnişi hafızalara çArşı’yla kazınıyor...