Molière kahramanlarının neredeyse hepsi 17. yüzyıl Fransız burjuvazisinin belli bir öbeğini temsil ederler. Bir kısmı saray aristokrasisi arasındayken, geniş bir bölümü
ise ticaret ve manifaktürle uğraşır. İşte bu
sınıfın, parasını tefecilikle, faizlerle çoğaltan, ama henüz ilerici burjuvaziye özgü bir “ticari kafadan” yoksun bir temsilcisi olan Harpagon, bir bakıma, feodalizm artığı bir para kazanma yolunu izler. Eserlerinde sadece, aristokrasiyi, aristokrat katına yükselme heveslilerini, hatta monarşinin merkeziyetçi devlet yönetimini ve hamisi Kral XIV. Louis’yi bile eleştirisinin hedef tahtası yapan
Molière, ilkel bir para biriktirme takıntısına
tutsak olmuş Harpagon’u da öteki kişileri
gibi, “toplumdışı bir acayiplik” olarak sunar.