Yaz tatilinde ailesiyle birlikte babasının köyüne giden Seçkin; geçen yaz tatilini geçirdiği bu köyde yeni arkadaşlar edindiği, yeni yerler, yeni bilgiler öğrendiği, güzel zamanlar geçirdiği hâlde, bu defa umduğunu bulamaz. Onu çok seven dedesinin de, annesinin de, babasının da gözünden kaçmaz onun bu sıkıntılı hâli... Çünkü Seçkin’in geçen yılki serüvenli günlere özlemi vardır. Bu özlemini gidereceğini ve yeni serüvenler yaşayacağını düşünmesi boşa çıkmıştı...
Â
Seçkin’in ilgisini çekip sıkıntısını gidermeye çalışırlar sevenleri. Dedesi masallar, hikâyeler anlatır. Annesi, babası da ilgisini çekecek şeyler anlatıp dururlar. Ve bir gün Seçkin eski sevincine, hareketli hâline döner... Bunu sağlayan da dedesidir... Çobankaya’ya götürürler onu... Uzaktan bakıldığında koyunları, köpeği ile ayakta duran bir çoban gibi görünen bu kaya kümelerinin bir de ilginç efsanesi, yani hikâyesi vardır. Seçkin’in babası Naci Bey, etraftaki köylerde ve kendi köylerinde yaşayanların bildiği Çobankaya Efsanesi’ni, oğlunun günleri iyi geçsin diye parça parça anlatır.
Â
Yazarın, bizatihi görüp dinlediği bir efsaneden yola çıkarak büyülü biçimde anlattığı Çobankaya’nın Gizemi sizi de içine alacak sevgili çocuklar. İlk sayfadan itibaren kendinizi bu gizemin içinde bulacak ve okuduklarınıza inanamayacaksınız belki de...