Uzakdoğu’dan başlayıp kuzeydoğu Karadeniz bölgemizde devam eden bir serüven, hayal, rüya, gerçek iç içe. Böylesine bir karışım. Karışık olduğu kadar berrak. Bir insanlık hikâyesi, bir hayal dünyası, bir dünya gerçeği; sunuluşundan da anlaşılacağı üzere bir katre iksir.
Baş ucunda duran Dünya’nın en gizemli taşı elmas; pencereden sızan ay ışığıyla ışık helezonları çiziyordu. Nuka, elmasın parıldayan ışıkları altında uyumak için direniyordu. Günler süren bu uykusuzluğun ardından zor olan uyumamaktı ama o, kolay olanı yapamıyor, uyuyamıyordu.