Bir iki yazı müstesna bu kitaptaki yazıların tamamı gelenek, modernlik vb konular olarak kendini devam ettiren büyük bir sorunsalın izlerini taşıyor. Modernite ve Gelenek veya Eski ve Yeni şeklinde hayatımızı ikiye bölen bu olgu, bu büyük bölünme; son tahlilde kendiliğin yarılması anlamına gelen büyük bir kırılmayı da beraberinde getiren bir süreç.
Öyle bir süreç ki, Geleneğin damgalı sözleri olan tikel ve tümellerin, Aydınlanma’nın deney ve gözlemleriyle geçersiz kılındığı bir süreç bu. Fakat Gelenek ve onun dünyası da kendini bilincin erişimine kapalı diğer yarımız olan bilinçdışında sürdürmeye devam ediyor.
Varlığımızın bilincin erişimine kapalı bu ikinci yarısı, deneyle sınanmış kelime ve kavramlardan daha çok, imge ve simgelerle arketiplerin büyülü dünyasıdır.
Zihniyet veya aynı şey demek olan iman da işte burada, doğal veya kendiliğinden diyebileceğimiz bu ikinci yarımızla (bilinçdışı), norm olarak bilinen öğrenilmiş ve bilinçli yarımız arasındaki bir yerde, bu ikilemin belirlediği sonsuz bağlamlar zincirinde neşvünema buluyor.
İşte, elinizdeki bu kitap meslekten bir sosyal bilimcinin Gelenek ve Modernite sarkacında şekillenen böylesi bir soruna, zihniyet sorunsalı ve Türk Modernleşme sürecine ilişkin çeşitli konularda yaptığı çalışma ve denemelerle meseleye farklı bir bakış açısı getiriyor.