Farklı renkten kendi yalnızlıklarını yaşayan iplik iplik sıralanmış yaşamların birbirine dokunmasıyla kurulur tezgâh. İlmek ilmek örüntülendikçe yaşantılar bir tezgâhta, büyük resmi dokumak adına daha sık ilmek atmak zorunda kalırlar. Birbirlerini farklı düzlemlerde çeken, uzatan, geren ve büyüten her bir ilişki; yeni bir renk katar bu tezgâha.
Tezgâhın iskeleti, karakterlerin buluşma yeridir: Dünya edebiyatının ve psikolojinin iç içe geçtiği nice “okumalar” nice kitaplar dünyası...
Tezgâhın kalbi ise dostluktur. Ancak “dostluk” derken, gerçek manasıyla dostluk... Kimsenin ihtiyaçlar ya da çıkarlardan yola çıktığı bir ilişkiler dizisi değil; bir büyüme öyküsü. Bir yaşam vizyonu etrafında birleşen, birbirini farklı açılardan tamamlayan ve kişisel unsurların ötesine dokunan bir kalptenlik hikâyesi...