Örf ve adetleri ve derin tarihi geçmişi ile devasa bir zenginliğe sahip Türk milleti, bunların kitaplara yansıyan masal, hikaye, menkıbe, destan, tarih, hatıra, sergüzeşt, şiir, kitabe, gravür, resim ve maketler ile Yalu’dan Tuna’ya kadar yayılmış Türklere ait mezar taşlarını, türbeleri, camileri, köprüleri, hanları, hamamları, kervansarayları, kurganları, kadim Türk medeniyetinin Orta Asya’dan Balkanlara kadar kurulmuş şehirlerini gezip inceleyecek ve içine sindirecek nesiller yetiştirdiğinde, Türklük mensubiyet şuurunu ve gururunu nakşetmiş ve daim kılmış olacaktır.
Ey torun; şimdi ben de bunları sana dedikten sonra senin sorularını bir bir cevaplayayım; Diyorsun ki, ne için hep Sarıkamış diyorsun, memleket diyorsun? Neden ekmek parçası yere düştüğünde alıp öpüp alnına koyarsın, sonra yüksek bir yere kuşlar yesin diye bırakırsın? Neden camilerden ezan sesi geldiğinde Aziz Allah der, sonra abdest alıp namaz kılarsın? Namazdan sonra uzun uzun göğe doğru ellerini açıp alçak sesle mırıldanırsın? Oğul, soruların çok, arkası gelmez. Şimdi bir sıra takip etme şansım yok, ama laf lafı açar. Söyledikçe, cevaplar tesbih danesi gibi dizilir gelir...