Yer yer çatlamış eski kemanından, görünürde ekmeğini çıkartmaya çalışan çalgıcı Jakob öteki sokak çalgıcılarından farklıdır. Önünde notalar vardır, ama o, zaman ölçüsünden, melodiden yoksun, sadece kendisi
için varolan bir dünyada, sadece kendisinin
anladığı, hissettiği bir şeyler çalıp durur; dolayısıyla da önündeki ters çevrilmiş, eprimiş şapkasının içi genellikle boş kalır. Avusturya edebiyatının önemli simalarından Franz Grillparzer, Fakir Çalgıcı’da, 19. yüzyılın
vazgeçilmez edebiyat tipi “toplum dışı insanı” karşımıza çıkartır. Kendinden geçmişçesine kemanını “gıygıylayan” bu yaşlı adam, aykırı bir sanatçı, bir karşı tiptir; onun kişili-ğinde sanat ile hayatın, sanat ile toplumun ilişkisini sorgulayan küçük bir anlatı buluruz.
Sanat, Jakop için estetik-ahlaki bir ideal düzeyine çıkmış hayat demektir.