Üzerine çok efsaneler yazılmıştı Deli Süleyman’ın. Keban ilçesinin Türkmen Alevi Köyü olan Nimri’de doğmuştu. Söylentiye göre bir zamanlar İstanbul Kapalı Çarşı’da halı tüccarlığı yapmış ve kazandıklarıyla çarşının sayılı zenginlerden birisi olmuştu. Ta ki kardeşi ve karısı onu iflasın eşiğine sürükleyene dek. Sonra ruh sağlığı bozulmuş, normal sıradan biriyken tüm hayat hikâyesi sil baştan yazılmıştı. İşte böyle garip bir öykünün başkahramanıdır Deli Süleyman…
Geceleyin nerede uyuduğunu bilmezdik. Ancak mağaralarda uyuduğu söylenirdi. Evet, mağarada kalıyordu. Kalın asker paltosu da onun için ideal bir örtü gibiydi. Parkasının sağ ve sol köşelerinde görülen griye dönmüş pamuksu yakalıklar sanırım onu o mağarada ısıtıyor ve hasta olmasını önlüyordu.
Sobanın başındaki işçiler gel ısın dediklerinde, ‘Isınmayayım, alışmayayım, ısınmayayım, alışmayayım’ diyerek tekrarlardı. Mağaradaki o soğuğu ve oraya mecburi sığınışının bilinçaltına yerleşmesini istemiyordu. Çünkü insan alıştığı her şey ile var olan bir varlıktı.