Kış geceleri uzun olurdu bu topraklarda günlük işler bittikten sonra yemek yenirdi hep birlikte. Çay demlenir, çerez çıkartılırdı masalara. Bütün ev halkı bir odada (gürül gürül yanan sobanın efrafında toplanılır) dedemin bize anlattığı hikayeleri dinlerdik. Kimi zamanda yaşanmış öyküleri anlatırdı. Gaz lambasının ışığında hüzünlü bir o kadarda acı öyküleri anlatırdı.
Ne kadar çileli bir yaşamımız varmış. Azrail bile fazla mesaide buralarda diye düşünürdüm. Gün geldi elektrik girdi hayatımıza, birer birer dağıldık odalara aynı evde yalnızlaştık, yabancı olduk. Televizyon başında dedem uyuklamaya başladı çay bilem sofralara küstü. Gaz Lambasının gidişiyle aynı evde yalnızlaştık, yabancı olduk bir birimize oysa gazlambasının ışığında mutluyduk. İşte o günlerde beynime yer etmiş bu öyküleri artık gün ışığına çıkartmak istedim. Günahı ile sevabı ile halen hayalimde bir gaz lambası yanıyor fitili olmasada.
Muhlis şutanrıkulu
Karsın susuz(cilavuz) kazasının porsuklu köyünde dünyaya gelmiş, ilkokul,ortaokulu ve lise tahsilini Susuz’da tamamlamıştır. 1980 yılında ailesi ile birlikte istanbula göç etmiştir. 1987 yılında Balıkesir Ordu Donatım Astsubay Okulu’nu bitirdikten sonra bir süre astsubaylık yaptıktan sonra görevinden ayrılmıştır. İki çocuk babasıdır. Yayınlanmış dört kitabı vardır
1- Tepelere çaldı güneş (şiir)
2- Azrail sevda türküleri söylemez (öykü)
3- Tandır (deneme)
4- Ya Devrim Olsaydı (anı-öykü)