YaÅŸlılık, bugün, bir taraftan yaÅŸam süresinin sonu diÄŸer taraftan yaÅŸam süresinin uzaÂması olmak üzere iki anlama gelmektedir. Çocukluk, 14 yıllık süreyi; yaÅŸlılık ise 20 yıl veya daha uzun süreyi kapsamaktadır. YaÅŸlılık döneminin uzamaya devam edeceÄŸi bazen umut, bazen kaygı verici bir beklenti olarak görülmektedir.
İnsanlık tarihine baktığımızda, yaşlı insanlarla ilgili pek çok bilgiye rastlıyoruz. Efsanelerde, masallarda, destanlarda, roman ve şiirlerde yani edebiyatın her türünde yaşlı figürleri hakkında görüşler yer alıyor. Din ve felsefede de yaşlılar hakkında pek çok düşünce dile getirilmektedir. Yaşlılık, bu açıdan bakıldığında, uzun bir geçmişe sahiptir ama yaşlanma ve yaşlılıkla bilimsel olarak henüz yeni ilgilenilmeye başlandı. Türkiye'de bu alandaki bilimsel çalışmalar diğer endüstri ülkelerinden çok daha yenidir. 2009 yılında yükseköğretim kapsamına alınabilmiş ve ilk mezunlarını 2013 yılında verebilmiştir. Yani Yaşlılık Bilimi diğer ifadeyle Gerontoloji ülkemizin en genç bilim dalıdır.
Bu kitapta yaÅŸlanma ve yaÅŸlılığı çeÅŸitli perspektiflerden deÄŸerlendirmeye ve yorumlamaya çalıştım. Amacım, okuyucuma bu perspektifleri göstermek, kendi deÄŸerlendirmelerine ve yorumlarına eriÅŸmelerini saÄŸlamaktır. YaÅŸlılığa yönelik toplumsal bir duyarlılık yaratmaya çalışıyorum. Gerontolojik çalışmalarım sırasında aldığım notlarımdan derlediÄŸim yaÅŸlanma ve yaÅŸlılık üzerine bu söyleÅŸi kitabının ilgi duyanlara ulaÅŸtırılma fikri ve çabası Sayın Uzman Gerontolog Yeliz Güçer'e aittir ve onun gayreti ile okuyucuya ulaÅŸan bu eserin, ömür boyu yaÅŸlananlara fayÂdalı olacağını umuyorum.