Avrupa'dan gelen çağcıllıkla Afrika gerçeği arasında bölünen bir insanın romanı. Özetlenmesi çok zor, nerdeyse olanaksız. Kitabın orta direği Mustafa Said'in, Londra'ya gönderilen bu olağanüstü öğrecinin orada aydın çevrenin gözbebeği olduğunu, kadınları baştan çıkardığını mı söyleyeceğiz? "Kara derili İngiliz" diyorlar ona. Sudan'a dönüyor, ikinci bir yaşam, bir köylü yaşamı deniyor. Doğu ile Batı Kuzey ile Güney arasında parçalanmış biğr kimlik! Doğu'nun düşleri, İslam töresi ve ahlakı. Sömürge yaşamından sonra aranan yeni bir kimlik. Mevsimlere göre yurtu değiştiren göçmen kuşlar gibi sürekli bir göç mü yaşayacak Afrikalı? Aranan kimlik Akdeniz'in ötesinde mi, yoksa Nil taşkınlıklarının bastığı topraklarda mı?