Güneşin batmasına az biz süre kalmıştı. Ağaçların ve evlerin göğe doğru bakan keskin uçlarında gün batımının kızıllığı yansıyordu. Evlerin, taşların ve büyük nesnelerin yere yakın tarafları gölgenin siyahına boyanmışlardı. Varmak üzere oldukları köy küçük bir tepeye kurulmuştu. Evlerin çokluğu ve düzensiz bir şekilde dağılışı, köye uzaktan bakıldığında bir kasaba havasını veriyordu. Yer yer dut ve incir ağaçları göğe doğru yükseliyordu. Önlerinde duran manzara, köy yaşamını konu edinen değerli bir ressamın fırça darbeleriyle hayat bulduğu güzel bir tabloyu andırıyordu. Bu köy, hiçbir zaman ressamların güzel manzaraları resmettikleri bir köy olmadı.