Haney Yaşamalı ve on yıl önce onunla harmanladığım Düşlerin Ölümü konusunda bir zamanlar çok şeyler yazılmıştı. Neredeyse hepsini unuttum. Ama iki gözlem hep canlı kaldı belleğimde. Birincisi Ataç'ındı: büyük usta, Güncesinde, 1956 Sait Faik Hikaye Armağanı'nın Haney Yaşamalıda çok güzel öyküler var, dilini de pek beğendim. Bay Tahsin Yücel, Uçan Dairelerden beri çok ilerledi, daha da ilerleyeceğini umuyorum, diyordu. İkincisini 1959 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü'nün Düşlerin Ölümüne verilmesi dolayısıyla Dünya gazetesinde yayımlanan bir eleştirinin son tümcesi oluşturuyordu: yazar, yanılmıyorsam Rauf Mutluay, kitabı yerden yere vurduktan sonra, ödülü anıştırarak, Tahsin Yücel öyle şanslı ki, günün birinde iyi bir öykücü bile olabilir, anlamında bir şey söylüyordu. O gün bugün, öykülerim çok değişti, biraz da gelişti belki, ama, korkarım, ne Ataç'ın umudunu gerçekleştirebildim, ne Dünya yazarının önbilisini. Haney Yaşamalıdan fazla uzaklaştım da ondan mı?
Son yıllarda Yalan, Mutfak Çıkmazı, Kumru ile Kumru, Gökdelen, Golyan Devrimi gibi öykü kitapları ve romanlarıyla saygın çizgisini sürdüren Yücel, Haney Yaşamalı ve Düşlerin Ölümü adlı kitaplarını yeni bir yaklaşımla harman etti ve ortaya elinizdeki kitap çıktı. Haney Yaşamalı adını taşıyan bu kitaptaki öyküler, seçkin bir edebiyatçının ustalığa giden yoldaki gençlik ürünlerini sunuyor okurlara.