Gerçekle yoğrulmuş üç öykü, üç farklı konu… Ortak nokta ise tek: Hayatın senin ellerinde; yapamadıkların için hiçbir şekilde yer, zaman ve yaş hayatının bahanesi olmamalı.
“Karaköy’de Bir Atölye” adlı ilk öyküde, toplumsal hafızanın tazelenmesi adına 15-16 Haziran olaylarına yer verilirken, bu olayların bir atölye çalışanları üzerindeki etkileri ve onların çaresizlikleri dile getiriliyor.
“Aşkı Terk Edebilir Misin?” adlı ikinci öyküde, çocuk yaşta sayılabilecek bir delikanlının kendisinden yaşça büyük bir kadınla yaşadığı aşk öyküsü, hayal kırıklığının getirdiği zor günler ve zor günleri aşan çözüm gayretleri birlikte harmanlanıyor.
“Güdük” adlı son öyküde ise, göç olgusu ekseninde bir ailenin parçalanması ve babasının etkisi altında, ne istediğini tam olarak bilmeyen bir gencin hayatı ıskalaması üzerine yaşananlar anlatılıyor.
Sonuçta üç öyküden oluşan bu eser, ne istediğini bilmek ve her zorluğa rağmen seçilen yolda mücadele etmek mi, yoksa mevcutla yetinmek mi mutluluk için atılmış doğru bir adımdır yaklaşımlarını okurlarının değerlendirmesine sunuyor.