İman, 'inanç olarak bağlanma ve boyun eğme' anlamlarını kapsadığı gibi, buyruk ve yasaklara uymayı da içerir. Şer‘î teblîğât sadece haber veriliyorsa iman, bu haberi doğru kabul etmekten ibaret olur; ancak bir şeyin emredilmesi ya da yasaklanması söz konusu ise iman, insanın o emir ve yasağa iç dünyasında tam olarak boyun eğmesidir. Bir şeyin zarurî ardılının ortada olmayışı, o şeyin kendisinin de mevcut olmadığına işarettir. İman da “kökü kalbin derinliklerinde olan ve yapılan işlerle teyit olunan bir şey” olduğuna göre, ‘fiilen işleme’nin imana dâhil mi olduğu, yoksa sadece zarurî olarak onu takip eden bir şey mi olduğu tartışması lâf kalabalığına dönüşür. |