İnsanın bu dünyadaki esas gündemini “hayat memat meselesi” oluşturur. Her şey bu ikisi arasında olup bitmektedir. Hayat ile ölüm arasında görünürde bir zıtlık ve uzaklık varsa da hakikatte bir bütünün iki parçası gibidirler. Bu iki boyut arasındaki uyum ve uzlaşma, insanın kendi kendisiyle uyumlu bir hayat yaşamasını sağlar. Fakat bu uyumu yakalayabilmek için insanın, ontolojik yapısını ve fıtratını doğru ve tutarlı bir şekilde kavraması gerekir. Her şeyden önce, insanoğlu dünyaya son derece korunmaya muhtaç ve zayıf bir şekilde gönderilmiştir. Bütün ömrü boyunca öğrenmeye ihtiyaç duymakta, uzun senelerden sonra ancak ayağa kalkabilmektedir. İnsanı diğer canlılardan ayırt eden en önemli özelliklerden biri öğrenmek ve düşünmek yoluyla yücelmek ise diğeri de evreni ve varoluşu anlamlandırma kaygısıdır.
Elinizdeki kitap, hayatı ve ölümü anlamlandırma çabamıza katkı sağlayacak bir perspektif sunuyor.