İnsan ve toplum bilimleri kavramsal bir yer değiştirmeden doğmuşlardır. Onlar objelerini yani insanı ve toplumu hazır bulmaz; kendileri üretir. İnsanın ve toplumun bilimsel açıdan araştırılması bitmeyen bir süreçtir. Her araştırma, sonuçlandığında artık insan realitesi, elde edilen yeni bilgiyle değişmiştir. Her şeye yeniden başlamak gerekir. Bu bilimler insani fenomenlerdeki düzenlilikleri araştırtır. Ancak onlar, düzeni zorunluluktan soyutlamaz; kendilerine özgü bir dil kabul eder, karşılaştırma yöntemi sayesinde bağlamları ilişkilendirir; eş değer değil de benzer sayar.