Lakin ya semerci bizimle kafa bulmuştu ya da taksi şoförü acemiydi. Bir türlü İstanbul Kapısı bulunamadı.
Gün battıktan sonra aramaktan vazgeçip otele dönerken, şoförle aramızda hararetli bir muhabbet başladı. Bu arada, Tebriz'deki bütün taksiler gibi bunda da Türkiyeli pop şarkıcılarının kasetleri çalıyordu avaz avaz. Konumuz oldukça derin ve hayatiydi. Sadece İran'da değil, dünyanın pek çok ülkesinde, sokaktaki insanın, düzene karşı tavrını belirlemesinde önem taşıyan bir meseleyi konuşuyorduk.
Şöyle açılmıştı mevzu:
"Azatlık mı mühim, emniyet mi?"