Henri Lefebvre’ye göre gündelik hayat, toplumsal olanı anlamak için önemli bir imkân sunar. Lefebvre, geriye çekilmeden, onu pasif bir şekilde deneyimleyerek günlük yaşamı kavramanın imkânsız olduğunu söyler. Eleştirel mesafe, itiraz ve karşılaştırma bir arada gitmek zorundadır.
Araştırmasını bu perspektifle yürüten Emine Uçak Erdoğan, ülkelerini terk etmek mecburi-yetinde kalan İstanbul’daki Suriyeli göçmenlerden özellikle Fatih, Beyoğlu, Eyüp, Zeytinburnu ve Başakşehir ilçelerinde ikamet edenlerin gündelik hayatlarına ve mekânsallaşmalarına odaklanıyor.
Kitapta, göç türleri içinde en ağırı olduğu vurgulanan zorunlu göçe maruz kalan Suriyeliler söz konusu olduğunda sıklıkla yapılan ötekileştirme, ayrımcılık gibi olumsuzluk üzerinden bir bakış yerine, gündelik hayat ve mekânsallaşmaya dair bulgular ortaya konuyor.
İstanbul’daki Suriyelilerin birbirleriyle ve yaşadıkları bölgelerin sakinleriyle nasıl ilişki kurduklarıyla ilgili deneyim ve anlatılar, çözüm odaklı yaklaşımla analiz ediliyor.