“Nasıl olur?” dedi sonra. “Nasıl olur da bu yaşta bu çocuklara bunları söyleyip cehennem ateşiyle korkutabilirler? Sevmeyi, âşık olmayı bilmeyen bir çocuk hayatı nasıl sevecek? İnsanları nasıl sevecek?”
Çağdaş, idealist bir Cumhuriyet öğretmeninin gericiliğe yaktığı bir ışık, Kafes. Dinî argümanları, kendi çıkarları doğrultusunda yontup körpe beyinleri zehirleyenlere karşı bir başkaldırı. Şiddetin bilgiyi ve sevgiyi alt etmeye çalıştığı, yozlaşmış bir sisteme karşı isyan.
Doksanları bir belgesel gibi betimleyen iç içe geçmiş birden çok öykünün akıl almaz şekilde birleştiği bu roman; bizi o yıllarda gezdiriyor gibi görünse de günümüz Türkiye’sinden kesitler sunuyor aslında.
Kafes, başka bir yönüyle de örneklerinden ayrışıyor. Eserdeki karakterler ve olaylar için yazılmış şiirler, kitaba yerleştirilmiş QR kodları vasıtasıyla okuyucuyla buluşuyor. Yazarın kendisine ait olup müzik eşliğinde seslendirdiği bu şiirler, klasik bir roman için söylenebilecek “Umarım severek okursunuz.” temennisini de “Umarım severek okur ve dinlersiniz.” şeklinde değiştiriyor.