Kara Avcı kent devletinin; yetişkinliğin, sınıfların, ahlakın ve cinselliğin sınırlarından beslenerek eski Yunan tarihi, kültürü ve hatta felsefesinde bir gezintiye çıkarıyor okuyucuyu. İsmini aynı adlı figürden alan Kara Avcı, Yunan dünyasına uç noktalardan yaklaşıyor ve Yunan toplumu ve coğrafyasına nüfuz eden karşıtlar sistemini ortaya koyuyor:
“Claude Levi-Strauss ‘yabanlık düşüncesinde’ ‘insan aklının’ kanunlarını bulmuştur, ancak bu girişim bizim çalışmamız açısından paradokslarla yüklü bir girişimdir. Homeros’un çağından beri Yunan dünyasının, uygarlığın bir parçası olmasının tartışmasız bir gerçek olduğu belirtilir. Aynı derecede tartışma götürmez bir durum daha vardır ki o da Yunanlıların eskiden yaban dünyaya ait olduklarının bilincinde olmalarıdır. Ritüelleri ve mitleri, insan kurban etmekten yamyamlığa kadar uzanan sorunlu öğeler barındırır […]. Kesin olan şu ki bugün artık Aklın ansızın beliriveren bir ‘şey’ olduğuna kendimizi daha fazla inandıramayız. Doğrusunu söylemek gerekirse bizim mitten akıla sürecine dayanarak sormaya alıştığımız soru tüm bir tarih ekolü açısından anlamsızdır. Mitten akıla geçerken, aslında mitten tam olarak bağımsızlaşılamamıştır, Yunanlılar açısından akıl olarak nitelendirdiğimiz aslında her zaman mittir.”