Edebiyat ve sanat dergiciliğinde irtifayı yükselten Karabatak, ilk sayısının da önüne geçen bir içerik ve tasarımla bir kez daha buluştu okuruyla.
Yayınının zamanın en anlamlı kesitlerinden birine, Kutlu Doğum’a denk gelmesi nedeniyle A. Ali Ural’ın “ Bir Naatın Kıyısında” adlı şiiriyle başlayan Karabatak, Mehmet Akif Tunç’un büyük bir titizlikle hazırladığı, “Naat”ın şiir geleneği içerisindeki yerine işaret eden “Sudan İnci Elde Eden Simya” adlı yazısına yer verdi.
Karabatak, ikinci sayısında mikrofonunu Türk sinemasının bilge hanımefendisi Ayşe Şasa’ya uzattı. Zeynep Ural’a sanat ve ruh macerasını büyük bir içtenlikle anlatan Şasa, en büyük senaryonun kader olduğuna işaret ettiği söyleşisinde “ Beni mutlu eden filmlerim değil kitaplarım…” diyerek, kitaba çağırdı sevenlerini. Yusuf Kaplan’ın ve Nihat Dağlı’nın Şasa’yla ilgili yazılarıyla zenginleşen dosyada, Şasa üzerine kısa değiniler de bulunuyor.
Yüz nakillerinin gündemde olduğu günlerde Mehmet Sabri Genç’in “Kadavra Nakli” yazısı derginin dikkati çeken denemeleri arasında. Edebiyatçıların farklı yüzlerini keşfettirmeye çalışan bir mektup dosyasının da yer aldığı Karabatak’ta Naime Erkovan, Mark Twain’den Fernando Pessoa’ya, Ziya Osman Saba’dan Ömer Seyfettin’e ilginç mektupları bir araya getiriyor.
Türk ve dünya edebiyatından şiirler, tanınmış ve yeni kalemlerden poetika, öykü ve denemelerin yanı sıra, sinema, tiyatro, fotoğraf, karikatür gibi çeşitli sanat dalları üzerine yazı ve çalışmalara yer veren Karabatak’ta İlyas Aslan’ın Hallac-ı Mansurdan yapmış olduğu şiir çevirileri de heyecan uyandırıyor. Derginin tiyatro ve sinema sayfalarında ise göz dolduran yazılarıyla Hüseyin Sorgun, Faysal Soysal ve Hakan Bilge’yi görüyoruz.
Sayfalarını yalnız edebiyata değil, güzel olan bütün sanatlara açan Karabatak, okuyucularını Nuriye Akman ile Vincent van Gogh sergisine, Ayşe Sevim’le Dr. Rıza Nur Kütüphanesi’ne, Rahşan Tekşen ile Rüstem Paşa Camii’ne, F. Hande Topbaş ile Kenya’ya götürüyor.