Keloğlan’ın yaşadığı yer; köyden büyük, kasabadan küçük adı sanı duyulmamış minnacık bir yermiş. Keloğlan ne kadar çalışırsa çalışsın, kel başını ne kadar terletirse terletsin, emeğinin karşılığını bulamazmış. Gel zaman git zaman bu durum bizimkinin canını sıkmış. “Sıkı can iyidir, kolay çıkmaz!” derler ya, siz onlara kulak asmayın. İnsanın canı sıkılmaya görsün, ne köy tanır ne bucak. Neyse biz Keloğlan’ınımıza dönelim. Nerede kalmıştık, hah! Bizimkinin canı sıkılıyordu. Sıkıladursun…
Bakalım Keloğlan, can sıkıntısını nasıl giderecek? Merak ediyorsunuz değil mi? Ne duruyorsunuz öyleyse, açın kitabın sayfalarını…