Sizin hiç kaleminiz konuştu mu? Biliyorum, konuşmadı. Ama Kemal’in kalemi dile gelmişti…
Bu hikâyede bir kalem ile bir çocuğun arkadaşlığına tanıklık edeceğiz. Bol bol gülümserken bir yandan hüzünleneceğimiz, bazen ise ders çıkaracağımız keyifli yolculuğa hazırsanız başlayalım!
***
“Neden kimse benim gibi ağaçtan yapılmış kalemleri tercih etmiyordu? Oysa ben de insanlar gibi canlı bir varlık olan ağaçtan yapılmıştım. Artık umudum iyice tükendi diye düşünürken bir çocuk bizim tarafa, tahta kalemlerin olduğu yere geldi ve durdu. Önce araba desenli kalemleri inceledi. Daha sonra mavi renklere yoğunlaştı ve onları bırakıp uzay mekiği desenli kalemi eline aldı. Çok kararsız görünüyordu. Üzerinde futbol deseni olan kalemi almak üzereydi. Bir şeyler yapmalı ve kendimi göstermeliydim. Bütün gücümü toplayıp zıplamamla beraber yere düşmem bir oldu. Çocuk çok şaşırdı. Sağa sola bakıp sonra eğilerek beni yerden aldı. Tam göz göze geldiğimizde onu etkilemek için bir göz kırptım. Gördüklerine inanamayan çocuk, şaşkınlıkla beni yanına aldı ve oradan uzaklaştı. Evet, işe yaramıştı. Marketten kurtulup Kemal'in evine doğru yola çıkmıştım.”