Molière oyunları, geçen yüzyılın ortasına
kadar insan zaaflarının, takıntılarının eleştirisi olarak yorumlandı. Klasik eleştiri için zamandışı, tarihüstü, akla, doğal olana aykırı sayılan bu aksaklıkların, huy ya da takıntıların 17. yüzyıl Fransası’nın tarihsel,
sosyal ve ekonomik şartları içinde kavranması gerektiğine bizzat Molière işaret eder.
Onun centilmenlik, soyluluk ya da “kibarlık”
peşinde olan kahramanı, tarihüstü yorumun
imkânsızlığına çarpıcı bir örnektir. Gerek
ekonomik gerekse politik alanda, yeni sınıf
karşısında iyice geriye düşen, adeta çöken
soylu sınıfa yükselmek için 16. yüzyılın başından itibaren sadece zengin olmak yeterli bir araç olmaya başlamıştır. Eğitimli burjuva Mösyö Jourdain, ailesiyle birlikte “tırmanışa” geçince, soyluların maskarası olmaktan kurtulamayacaktır.